Mantık, insan zihnini düşünürken hatalar koruyan disiplinin adıdır. Zihinle uğraşması bakımından mantık, psikoloji gibi zihnin oluşumuyla değil, zihni olması gereken, ideal olan üzerinden kendi alanına dahil eder. Bu noktada Nurettin Topçu mantığı, hakikate ulaşmak için kural koyan disiplin olarak tanımlar. Doğru düşünmenin kurallarını belirleyen mantığın dışına çıkıldığında ise hataya düşülür.Doğru düşünmenin kurallarını belirleyen mantığı ontolojik, epistemolojik ve metodolojik olandan ayırmak gerekmektedir. Çünkü mantığı düşünmenin bir düşünmesi olarak ele almak durumundayız. Mantıktan yararlanırken, mantığın kurallarını bilgi amaçlı kullanmayı değil, bizzat bu ilke ve kuralların kendilerini ele almamız gerekir.
Mantığı bu şekilde şeylerin içeriklerinden soyutladıktan sonra "kavram nedir?" ve "salt/formel mantık hangi kavramları konu edinir? sorusunu sorabiliriz. Doğan Özlem kavramı, salt/formel mantık açısından sadece düşünülebilen ve diğer şeylerden ayrı olarak tasarlanabilen herhangi bir şey olarak tanımlar. Yani şeylerin zihindeki tasarımına kavram diyebiliriz. Bu noktada ikinci sorumuza dönebilir ve mantığın konu edindiği kavram türü üzerine düşünebiliriz. Kavram üzerine yaptığımız tanımlardan çıkardığımıza göre mantık kavramların neliğiyle ilgilenir. Kavramlara yüklenen nitelikler mantığın konusu dışındadır. Şimdi bu önermemizi kavram çeşitlerini kısaca tanımlayarak gösterelim:
Somut kavram, tek bir nesneye işaret eden, başka bir şeye bağlı olmadan kendi başına var olan bir şeyin kavramı olarak tanımlanmıştır. Örnek olarak Ahmet, şu at, veya bu ev somut kavramlardır.
Soyut kavram,varoluşunu bir başka şeye borçlu olan ancak düşünmede ve zihinde bir başka şeyle ilişki içinde, nesne veya nesnelerin niteliği olarak düşünülen şeylerdir. Ahmet somut kavrama örnekken Ahmet'i içine alan insan veya insanlık kavramı soyuttur, bir tablonun mavi olması somutken maviyi kapsayan mavilik soyut kavrama örnektir. Bu noktada soyut kavram düşünme sürecinde soyutlamayla farkına varılan kavramdır.
Tümel kavram, bir tümel önerme içinde özne durumunda olan ve bir sınıfın tümünü gösteren kavramdır.
Tikel kavram, bir tikel önermede özne durumunda olan ve bir sınıfın bir kısmını gösteren kavramdır.
Tümel ve tikel kavramlar önerme içinde kendilerinden bağımsız bir yerleri olmayıp, tümellik ve tikellik önermelerin özelliği olur.
Kollektif kavram, bir sınıfı oluşturmayan ve bir grup veya topluluğun kavramı olan aynı zamanda bu grup ve toplulukları diğerlerinden ayırmaya yarayan kavramlardır.
Distribütif kavram, grup içinde yer alan bireylerin kavramıdır. Örneğin ordu içindeki bir asker distribütif kavramdır.
Açık kavram, Leibniz'e göre, konusunu nesnesini tanımamıza imkan veren kavramdır. Bir kavramın açık olması o kavramın bir önerme içerisinde yüklem olarak alabileceği özellikleri saptayabilmeyi gerektirir.
Seçik kavram, başka kavramlardan ayırt edilen, ayrılmış kavramlardır. Seçik kavramlar, kavrama yüklenen özellikleri ayırt etmeye imkan veren kavramdır.
Olumlu kavram, işaret ettiği şeyde bir niteliğin bulunduğunu; olumsuz kavram ise,işaret ettiği şeyde bir niteliğin bulunmadığını bildiren kavramdır.
Bu kavram çeşitlerinde görüldüğü gibi olumluluk, olumsuzluk, tümellik, tikellik, kollektiflik, distribütiflik, açıklık ve seçiklik kavramların kendisinin değil ontolojik ve epistemolojik niteliklerdir. Peki mantık niçin bu kavramları konusu içine almaz? Bu soruyu Doğan Özlem'den bir parça alıntılayarak cevaplayalım:
Kavram, kavramak fiilinden gelir. Mantıkta kavram ile kavranılan özdeştir. Ancak varlık ve gerçeklik söz konusu olduğunda kavram ile kavranılan ayrı durur. Bir nesnenin kavramı, o nesne potansiyel olarak sınırsız özelliklere sahip olabileceğinden ve biz gerçeklikte bir nesnenin ancak sınırlı gözlemlere dayalı özelliklerini bilebileceğimizden nesnesiyle özdeş olamaz. Salt mantık kavramın neliği ile kavramın gerçekliği arasında ayrım yapmamız gerektiğini gösterir. Mantık kavramın neliği, felsefe ve bilim ise kavramın gerçekliğiyle ilgilenir.*
Bu noktada mantık, genel ve tekil kavramları konusu içine alır. Zihnin algıladığı her şey tektir. İşte zihnin algıladığı bu tekler somuttur ve soyut olarak yine tek olarak tasarlanırlar. Algılanan şeylerin tek olması özdeşlik ilkesi gereğidir. Özdeşlik ilkesi;
Özdeşlik ilkesi, A A'dır ya da bir şey neyse odur şeklinde açıklanır. Bütün düşünme ve incelemelerde, her çıkarımda ve düşüncelerle yapılan tanımlarda, her düşünce, ortaya çıkan her kavram ne zaman ele alınırsa alınsın, o düşünce ya da kavram ilk kez ortaya konulurken nasıl düşünülmüşse, aynı şekilde ele alınmalıdır.**
İşte zihnin somutları tek olarak algılayıp yine tek olarak soyut bir şekilde tasarladığı kavramlara tekil kavram denir. Özdeşlik ilkesi gereğince yalnız kendileriyle özdeş olan tekil kavramlar yine çelişmezlik ilkesi gereği kendileri olmayan şeylerden ayrılır. Çelişmezlik ilkesi;
A, A olmayan değildir. Çelişik karşıt iki yargı birden doğru olamaz, bunlardan birisinin yanlış olması gerekir. Burada çelişik karşıt yargılar, herhangi bir şekilde karşıt yüklemleri olan yargılar değildir. Tersine, çelişik karşıt yargılar, hem özneleri hem de yüklemleri aynı olan yargılardır.**
Mantık için önemli diğer kavram da genel kavramlardır. Genel kavramlar, tek olanların ortak özellikleri bakımından ortak sayılmasıdır. Ancak genel kavram elde edilirken, teklerin kendileri bakımından özdeş sayılamıyor, teklerin özellikleri ortak olması bakımından bir özdeşlik sayılır. Örnek olarak tek insanların ortak özellikleri üzerinden genel kavram kurulur. Yani Ahmet'i ve Mehmet'i özdeş kabul etmek değil, Ahmet'in ve Mehmet'in düşünen canlı olmaları bakımından "insan" genel kavramı elde edilir. Mantık burada nesnelerin genelliğini değil kavramların genelliğini kuruyor.
Genellik, genel kavramın neliğini, özünü yapan şeydir; o kendisini tek olanlarda değil, bu tek olanların ortak özelliklerinin potansiyel tümelliğinde gösterir. Tümellik ve genelliğin bir birine karıştırılmaması gerekir. Tümellik, bir genel kavramının kaplamının ve ortak özelliklerinin tamlığını, eksiksizliğini belirtir. Biz genel kavramı, tek olanların bilebildiğimiz kaplamına ve ortak özelliklerine göre kurarız. Ampirik dünyada bir genel kavramın kaplamını ve içerdiği ortak özelliklerin potansiyel sınırsızlığını asla tüketemeyiz. Uygulamada hiçbir genel kavram tümel değildir, olamaz. Ama bu epistemolojik bir sorundur mantıksal bir sorun değil. Mantık açısından genellik ile tümellik arasında bir ayrım yapmak söz konusu değildir. *
Bu yazı düşünmenin ilkelerinin ve kurallarının belirleyicisi olan mantığın konu edindiği kavram türünün ne olduğu üzerine derlenmiştir.
KAYNAKÇA
* Özlem, Doğan (2011), Mantık, İstanbul: Notos Kitap
**Heimsoeth, Heinz (2011), Felsefenin Temel Disiplinleri, Ankara: Doğu Batı Yayınları
Topçu, Nurettin, (2006), Mantık, İstanbul: Dergah Yayınları
NOT: Kavram çeşitlerinde yapılan tanımlar Doğan Özlem'in kitabından alıntılanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder